28 Aralık 2016 Çarşamba

Akvaryum Hastalıkları

Canlıdoğuran balıklar genellikle oldukça sağlam balıklardır, kolay kolay hasta olmazlar sadece birkaç hastalıktan etkilenirler. Akvaryum balığındaki bakteri, virüs ve parazitler genellikle hastalanma sebepleridir. Akvaryum tankınız düzgün kurulmuşsa ve beslenmelerini yeterli ve uygun yapıyorsanız, canlı doğuranlarınızın bağışıklık sistemi çoğu hastalığa karşı savaşacak kadar sağlıklıdır.

Hastalıktan Önleme:
Akvaryumunuzdaki hastalıkları önlemek hasta balıkları tedavi etmekten daha kolay ve ucuzdur. Balığınıza uygun bir akvaryum kurulumu ve düzenli bakım yaparak birçok hastalığın ortaya çıkmasını önleyebilirsiniz. Hastalıklar için en önemli etken ısı değişimleridir. Bozuk ısıtıcılar, çok soğuk veya çok sıcak sular, su değişimi sırasındaki ani sıcaklık değişimleri başta beyaz benek olmak üzere diğer hastalıklara davetiye çıkaracaktır. Örneğin beyaz benek oluşumunun en önemli hatta tek nedeni ani sıcaklık değişimidir.

* Balığınızın hasta olup olmadığını tam anlamadan asla karantina tankına almayın. Bu hasta sandığınız balığın hastalanmasına hatta ölümüne sebep olacaktır.
* Hasta balığınızı tedavi etmek için ayrı bir tank kullanın.
* Ölmüş bir balık varsa diğerleri yesin ( salyangozlar veya diğer etçiller) diye asla bekletmeyin hemen tankınızdan ayırın.
* Günlük olarak balıklarınızı gözlemlemeye çalışın. Gecikmeniz diğerlerinin de hastalanmasına sebep olabilir.

STRESİ AZALTIN

Stres, bağışıklık sistemini düşürdüğü için, balığınızın hastalıklara daha kolay yakalamasına neden olur.Akvaryumunuzda balıklarınızın koktuğu durumlarda saklanmak isteyecekleri doğal veya yapay dekorlar, bitkiler kullanmanız stres için faydalı olacaktır.
Stres, hastalıklara açık bırakan bağışıklık sistemini düşürür. Bu nedenle balıklarınızın iyileşmesine yardımcı olmak için stres seviyesini azaltmanız gerekir. Hastalanmışlarsa zaten stres altındadırlar bunun yanında karantina tankına alınmaları, ilaç tedavisi de onlara ekstra stres yükleyecektir. Bu nedenle dikkatli olmanız gerekir.
Işıkları biraz daha karanlık tutarak streslerini azaltmaya yardımcı olabilirsiniz. Veya akvaryumun bir kısmını bir bezle kapatmaya çalışın ve tankın yakınındaki ani hareketlerle balıkları şaşırtmayın. Balıkları karantinaya almaya karar verirseniz, ana akvaryum tankındaki suyu ve ısıyı kullanın, böylece balık tamamen yeni bir su ortamına geçip daha fazla strese girmemiş olur.

SIK GÖRÜLEN CANLI DOĞURAN HASTALIKLARI 

Elbette nadir görülen hastalıklarla da karşılaşabilirsiniz ancak ben burada her akvaristin karşılaşabileceği genel hastalıklardan bahsedeceğim.(Örneğin akvaryumcudan aldığım balıkta 2 hafta sonra anüsten kıl kurdu uzandığını gördüm ve bu beni epey uğraştırmıştı. Aldığınız balık her ne kadar sağlıklı gibi görünse de bu gibi nadir hastalıklar sonradan belli oluyor ve tedavisi de bir o kadar zor oluyor.)

Balıklarınızı tedavi etmeden önce doğru hastalığı doğru şekilde teşhis ettiğinizden emin olun. Ayrıca hastalığın neden başladığını iyi anlayın, böylece hastalığın gelecekte yeniden başlamasını önleyebilirsiniz.
Akvaryumdaki su kalitesinde problem olduysa acilen bunu normal değerlere döndürmeye çalışın. Diğer balıklara bulaşmasını önlemek için hasta olduğuna emin olduğunuz balığı karantina tankına alın. Hastalıkların yayılmasını önlemek için erken tedavi etmek en etkili yöntemdir, aynı zamanda tam iyileşmenin şansını da arttırır.
Akvaryum çekmecenizde yaygın hastalıklar için kullanılan ilaçlar almaya çalışın, böylece hasta balığınızı hemen tedavi edebilirsiniz. Aşırı dozaj, balıklarınız için toksik olabileceğinden, önerilen miktarda ilacı paket üzerinde belirtildiği şekilde verin. Daha hızlı iyileşsin düşüncesiyle daha fazla ilaç eklemeniz balığınızı daha çok hasta edecek veya öldürecektir. Metilen mavisini her türlü hastalıkta kullanmayın. Ana tankta ilaç kullanmamaya özen gösterin, doğal yöntemleri deneyin. Hafif sallanan balığı hemen hasta diye karantinaya almayın. Birkaç gün gözlemleyin düzelmezse müdahele edin. Balık anlık strese girmiş, yorulmul vs olabilir. Hasta diye hemen tanka almanız onu daha fazla strese sokacak ve gerçekten hasta edecektir.
Şimdi hastalıklara bakalım:



Beyaz Benek: 
Semptomlar: Balıkların derisinde ve yüzgeçlerinde küçük beyaz noktalar belirir. Balıklarınızın derilerini kayalara, süslere veya akvaryum tankının kenarlarına sürttüğünü fark etmişsinizdir. Genellikle rahatsız ederler ve balıkta iştah kaybı olur.

Nedeni: Yüksek ihtimal hızlı sıcaklık değişimi bazen de pH farklılıkları sebep olur. Kötü su kalitesi de göz önünde bulundurulabilir. (Nitrat fazlalığı da balılarda sürtünmeye yol açar ancak beyaz nokta görmüyorsanız ve balığın genel görünümünde ve hareketlerinde problem yoksa endişe etmeyin. Su değişimi problemi çözecektir)
Tedavi:  Beyaz benek tamamen fizyolojik bir durumdur. Buna yol açan canlılar akvaryumunuzda zeten bulur. Muhtemelen su değişimi sırasında ısı farkı oluşmuştur ve bir kaç gün sonra strese giren balıklarda beyaz noktalar belirir. Genelde sıcaklığı önceki şartlara döndürmenizle çözüme ulaşırsınız. Bazı akvaristler de sıcaklığı 30 dereceye arttırıp beyaz noktaların dökülmesini sağlar ve tekrar aynı ısıya getirirler. Burada yine dikkatli olunmalıdır ani sıcaklık arttırıp azaltmanız da yine beyaz benek oluşumuna sebep olabilir. Balığın üzerinden dökülen canlılar tekrar konak arayacaktır ancak diğer balıklarınız sağlıklıysa bunda endişe edilecek bir şey yok. Bu canlılar akvaryumunuzda her daim bulunur onları yok etmeyi denemeyin. Onları yok edeceğim derken faydalı bakterileri de öldürerek akvaryumdaki biyolojik döngüyü bitirirsiniz. Tavsiyem su sıcaklığını normale çekip beklemeniz. Ancak her yerini beyaz benek kaplamış ve sallanmaya başlayan bir balığınız varsa bu durumda balığı kurtarmak için karantinaya alıp ilaç kullanımına geçiyoruz. Beyaz benek için akvaryumcularda satılan ilaçları dozunda kullanabilirsiniz, hemen etkisini gösterecektir. Ancak yumurtalarda işe yaramaz bunun için sıcaklık yükselterek yumurtaların açılmasıyla canlılar karantina tankında yok edilebilir. Ana tankınızda ısıyı eski durumuna getirmekten başka birşey yapmanıza gerek yok. En hızlı çözümü melafix (hint defnesi yağı) veya mikofish ile sağlayabilirsiniz.
Önleme: Sabit sıcaklık ve ph değerinizi koruyun. İyi su kalitesi gelecekteki enfeksiyonları önlemeye de yardımcı olacaktır.

İpuçları: Balıklarınıza günde iki defa 2-5 dk içinde tüketebilecekleri sürede yemleme yapın. Yenilmeyen parçaları akvaryumdan alın su kalitesini bozacaktır. Üreticiler elbette daha fazla yem satmak istiyorlar bu sebeple günde 3-5 kez yemleme öneriyorlar. Sağlıklı bir balık yemeden 1 haftaya yakın yaşayabilir. Canlı doğuran oranınızı 1 erkeğe 3 dişi olacak şekilde ayarlayın.
! Çevresel sorunları çözmediğiniz sürece hiçbir tedavi balığınıza yardımcı olmayacaktır.

Yüzgeç veya Kuyruk Erimesi: 
Semptomlar: Yüzgeçlerde ve kuyruklarda çürüme tarzı bozukluklar görülür. Balıkların yüzgeçleri ve / veya kuyruğu; yırtılmış, oyulmuş veya beyaz kenarlı delikler, kırmızı çizgiler görünecektir. Bazen yüzgeçler ve kuyruklar birbirine yapışmış gibi gözükebilir. Bazı ağır durumlarda özellikle yüzgeçler kaybolabilir. Genellikle tartaklanmış balıkların yüzgeçlerine ve kuyruklarına bulaşan bakteriler neden olur. Balığınızı kıyıda köşede sıkıştıran agresif veya çiftleşmeye çalışan bir erkek genellikle buna sebep olur. Uzun süre aç kalmalara bağlı olarak balıklar birbirine de saldırabilir. Buna ilave olarak stres ve korkuyla bağışıklık sistemi zayıflar. Bakteriler bu durumu hiç kaçırmaz ve balığınızın hasarlı alanlarına yapışır ve hasarlı bölge giderek erimeye başlar. Zayıf su kalitesi de bakterilerin çoğalmasına neden olabilir.

Tedavi: Yine bu konuda akvaryumcunuzun önerdiği ilaçları kullanabilirsiniz. Mikofish etkili diyebilirim. Baktopur da kullanılabilir.
Önleme: Agresif balıklarınızı mutlaka başka bir tanka ayırın veya akvaryumcunuza verin. Bazen lepistesler bile kalabalık tanklarda saldırgan olabilirler.  Suyunuzun temiz olması ileride oluşabilecek enfeksiyonları önleyecektir.

Solungaç Parazitleri: 
Semptomlar: Hastalıklı balıklar, solungaçlarını kayalar, dekorlar veya akvaryum tankının kenarlarına karşı sürtmeye çalışırlar.Ayrıca su yüzeyi üzerinde zorlukla solunum yaparlar. Bir sonraki aşamada balıkların solungaçları  açılır ve akvaryum tankının alt kısmında asılı kalırlar. Solungaçlar kanıyor gibi gibi kırmızılaşır ve balığınız nefes almakta çok zorluk çeker.
 
Nedeni: Zayıf su kalitesi bu beyaz solucan benzeri parazitlerin ve yumurtalarının çoğalmasına neden olabilir.
Tedavi: Yine bu hastalıktan ilaçlar vasıtasıyla kurtulabilirsiniz. Tamamen tedavi olabilmeleri için birkaç ilaç kullanmanız gerekir çünkü canlı parazitlerin yanında yumurtaları da etkisiz hale getirmeniz gerekir.  Solungaç parazitleri çok bulaşıcı bir hastalıktır, bu kez önerim tedaviyi ana tankınızda uygulamak olacak. Öneri  (formalin-malachite)
Önleme: Genellikle yeni bir balık veya bitki yoluyla akvaryum tankınıza girerler. Tankınıza yeni bir balık ve bitki eklemeden önce, onları karantinaya almak en iyi yöntemdir.
Temiz su kalitesi gelecekteki enfeksiyonları önlemeye de yardımcı olacaktır. Kötü su koşulları altında, yumurtaları hızla çoğalabilir.
Dropsy (Ödem, şişme):
Semptomlar: Hasta balık pulları kabarmış ve oldukça fazla şişmiştir. (Kabızlığa bağlı arada şişmeler olur bunların çok daha fazlasını düşünün). Balık neredeyse patlıyacak gibidir.


Nedeni: Bakteriyel enfeksiyon.
Tedavi: Bakterilerin yayılmasını önlemek için hasta balığı derhal karantinaya alın. Dropsi genellikle tedavi edilemez. Zamanla, semptomlar görünür, iç organlar zaten hasar gördüğü için hasta balıkları iyileştirmek için artık çok geçtir. Bazı forum sitelerinde dropsiyi tedavi ettiğini söyleyen akvaristler var. Oldukça uzun ve meşakkatli bir süreç olduğundan bahsederler. İç organ hasarı gerçekleşmiş balıkların tekrar iyileştirildiğinden bahsetmeleri oldukça ilgi çekiçi. Hastalığı erken farkederek büyük uğraşlarla gerçekten tedavi edebilenlerin nadir de olsa başarabildiklerini düşünüyorum. Ancak benim fikrim çoğu kişi gerçeklerden bahsetmiyor :) ya da kabız olan balıklarını iyileştiriyorlar. Kendi deneyimimden bahsetmek gerekirse tedavi için uğraştım ancak bir moli 2 cüce vatozumu bu hastalık nedeniyle kaybettim. Chloromycetin ve epson tuzu denenebilir.
Önleme: Burada özellikle ph değerleri çok önemli. 5.5-8.5 ph aralığı genellikle ideal. Temiz su kalitesi gelecekteki enfeksiyonları önlemeye de yardımcı olacaktır. Uzun süreli stres yaratacak akvaryum müdahalelerinden kaçının.

KARBON FİLTRE:
Akvaryum filtrenizdeaktif karbon kullanıyorsanız, herhangi bir ilacı ilave etmeden önce filtre malzemesini çıkarın. Çünkü aktif karbon tedavide kullandığınız ilaçlarını absorbe edecektir. İşlem tamamlandıktan sonra aktif karbonu tekrar filtrenize ekleyin veya değiştirin. Çünkü tedavi sonrası muhtemelen karbon filtreniz ilaçlarla doymuş hale gelecektir. Tedavi sonrası filtredeki karbon kullandığınız ilaçları ve katkıları temizleyecektir. Karbon filtrelerin ömrü 1 en fazla 2 ay civarındadır. Benim sohbet ettiğim akvaryumcular en az 3 -6 ay arasında kullanılabileceğinden bahsederler. Evet 6 aya kadar kullanılabilir ancak filtre 2. aydan sonra muhtemelen doyacak ve geri kalan 4 ay bir işe yaramadan sepette bekleyecektir (Belki mekanik filtrasyona yardımcı olur).

23 Aralık 2016 Cuma

Akvaryum Filtre Rehberi


Akvaryumcular için farklı çeşitte filtreler vardır ve herbirinin kendine göre artıları ve eksileri bulunur. Farklı amaçlar için farklı filtre çeşitleri kullanabilirsiniz. Çoğu akvaryum filtresi üç bölümden oluşur: 
Biyolojik, Mekanik ve Kimyasal.

Biyolojik Filtrasyon: 
Akvaryum filtreleri iki temel bakteri türü için bir üreme alanıdır. Kültür filtreleyen bakteri türü özellikle atıklarla balıkların ürettiği kimyasallar üzerinde çalışır. İlk bakteri türü, balıkların ürettiği potansiyel olarak çok zehirli amonyağı daha az zararlı nitrite dönüştürürken ikinci bakteri türü nitriti daha az zararlı nitratlara indirger.

Mekanik Filtrasyon:
Gözle görülebilir parçacıkları temizleme amaçlı kullanılır.

Kimyasal Filtrasyon: 
Bazı akvaryum filtreleri toplar, tabakalar, süngerler veya kristaller şeklinde aktif karbon ilavesi sağlarlar. Bunun amacı sudaki ilaçları ve ağır metal izlerini kaldırmaktır.
Akvaryum filtreleri, çakıl filtre tepsilerinden, dış filtrelerden, iç filtrelerden, harici "Sump" filtrelerine kadar çeşitli biçimlerdedir. Hepsi de birbirine benzer iş yapar ve hepsi de işe yarar. Hangi filtrenin en iyi seçileceğinin ana kriteri, tankın boyutu ve akvaryum içindeki canlı yoğunluğudur. Şimdi tek tek ucuzdan pahalıya doğru fayda ve sakıncalarından bahsedelim:

A-) Hava ile çalışan filtreler: 
Tankın kenarlarına yerleştirilen veya tabanda duran ve bakterileri tutmak ve büyük pislikleri filtrelemek için filtre maddesi olarak  dolgu veya sünger içeren filtrelerdir. Bu filtrelerin maliyeti oldukça düşüktür. Filtrasyon ilkesi basittir. Suyu bir filtre vasıtasıyla döngüye zorlamak için hava akımını kullanırlar. Bunların kullanım amacı genelde, güçlü akımlara neden olmayan ve küçük yavruları içine sürüklemeyecek bir filtreye ihtiyaç duyduğunuz yavru yetiştiriciliğidir. Ayrıca, diğer filtre türleri için ideal yedek olarak kullanılırlar ve birkaç dakika içinde kurulabilirler. Hatta hava motorunuz varsa bunları kendiniz de hazırlayabilirsiniz.
Dezavantajları: 
1- Düzenli bakım yapılması şarttır. Yoğun akvaryumlarda (ağır yüklü) bu filtreler çok hızlı tıkanabilirler.
2- Ağır filtrasyonla başa çıkamaz. Bu filtreler, dip balıklarının bulunduğu tanklar için çok uygun değildir ve çok hızlı bir şekilde tıkanırlar, destekleyebilecekleri bakteri miktarı sınırlıdır. 
3- Filtreleri çalıştırmak için bir hava pompasına ihtiyacınız var.

B-) Çakıl Filtreleri:
Yukarıdaki özelliklerin hepsini sağlar. En ucuz ve en basit şekilde bakım yapabileceğiniz filtre çeşididir. Yıllar geçtikçe ucuzluğu nedeniyle esnafın ilgi göstermemesi sonucu daha az popüler hale gelmiştir. Satıcılar daha pahalı seçenekler satarak daha fazla para kazanırlar ;)
Dipteki tepside küçük yuvalar yoluyla tankın tabanının tamamı boyunca çakıl, su çeker ve temizlenen suyu, hava taşı veya bir güç kafası kullanarak tankın köşesindeki yükseltici borular yoluyla yukarı doğru zorlar. Filtreleme, büyük parçacıkları ve çakılın içinde ve altındaki zararlı amonyak ve nitritleri uzaklaştıran bakteriler tarafından yapılır. Yükselticilerin tepesine takılan Aktif Karbon filtresi eklentisi ile ağır metalleri ve ilaçları suyun üstünden kaldırır.
Avantajları:
1-) Su, havayı yükselticiye kadar çeken hava taşı vasıtasıyla veya sadece güç kafaları durumunda yüzeyin bozulmasıyla havalandırılır.
2-)
Tankın tamamındaki su sıcaklığını alttan soğuk su çekerek ve üstten iterek basitçe ayarlar. Isıtıcı, yükseltici borunun yanına yerleştirildiğinde su daha eşit sıcaklıklara geri döndürülerek hemen ısıtılır.

3-) Ayarlanabilir. Başka bir yükselme borusunun eklenmesiyle filtre, fazla yüklenilmiş tanklar için çok yararlı olan daha büyük bir biyolojik yük taşıyabilir. Çoğu tepsiye, gerekirse daha fazla yükseltici eklemek için yedek yükseltici soketler takılabilir.
 4-)
Az bakım gerektiren bir sistemdir. Eğer denemek isterseniz oldukça etkili olduğunu göreceksiniz. Kısa süreli bakım periyotları gerektirmez ve endişe duymadan haftalarca kullanılabilir.
 5-)
Küçük balıklarla kullanmak güvenlidir. Yükseltici boru su seviyesinin üstünde olduğu sürece bu filtre küçük dostlarınız için çok güvenlidir.
 6-)
Bitkili tanklarda kullanılabilir. Bitkiler, iyice tutunabilmek için çakıllardan ve tepsideki yuvalardan geçebilir.
 7-)
Maliyeti çok az. Bu filtre tepsileri, tüm filtrasyon sistemlerinin en ucuz alternatifidir.
Dezavantajları:
1-) Temizleme:Düzenli olarak temizlenmesi gerekir. (İlgilenenler için temizliği de bir başka konuda anlatılabilir)
2-) Hava motoru: Bu filtrenin etkili bir şekilde çalışması için yeterince güçlü bir hava pompasına ihtiyacınız var. Kaliteli bir hava motoru almalısınız pompa durduğu anda filtrasyon biter.
3-) Yüzey: Kullanabileceğiniz alt tabaka türü sınırlıdır. Çakıl, bu filtre için etkili tek substrat türüdür. Kum kullanmak isterseniz, bu filtreyi kullanmayın!
4-) Verimlilik: Filtre düzenli olarak temizlenmezse daha az etkili olur. Düzenli olarak derken diğer filtre türlerinden çok daha az (altı ayda bir) olmak üzere.
5-) Filtrenin kendisi sessizdir ancak bazen hava pompası gürültülü olabilir. Kabarcıkların sesi her zaman yüzeyde patlayacaktır ve bu can sıkıcı olabilir. Hava motorunun dikkatli seçilmesi çok önemlidir.

C-) İç Filtreler:
Bugün kullanılan en yaygın sistem olan bu filtreler, en küçükten orta büyüklüğe kadar olan tanklara uygun boyut ve şekillerde üretilmektedir. Deponun yanına veya arkasına asılırlar ve şebeke elektriğine bağlanırlar. Filtre, suyu filtre ortamından çeken ve tanka geri iten bir pervaneden geçer.
Avantajları:
1-) Kullanılabilirlik: Farklı tank hacimleri için çeşitleri vardır.
2-) Kolay kurulum: Saniyeler içinde tanka takılabilirler.
3-) Temizleme: Filtreleri tankın içindeki bir yüzey üzerine kolayca takabilirsiniz, bu nedenle kullanımı ve temizleme işlemi kolaydır. Parçaları rahatlıkla sökülüp takılabilir. Sünger, dolgu veya kristaller veya bunların herhangi bir kombinasyonu içerebilirler. Dolgu pedleri veya sünger kullandıysanız sadece bunları durulayın ve gerektiğinde değiştirin, eğer tıkanıklıklar içeriyorsa birkaç kez durulanabilir, ancak çoğunlukla her seferinde değiştirilmesi gerekir. Seramikler (veya benzer parçalar) yaklaşık 4 haftaya kadar kullanılabilir,  sonra değiştirilmesi gerekiyor.
4-) Gürültü: Bu filtrelerin çoğu sessiz çalışır.
Dezavantajları:
1-) Görünüş: Filtrenizin fiziksel boyutunu gizlemeniz sorun olabilir. Tankın içine konulacağı için yer kaplar ve küçük bir tankta bu gerçek bir sıkıntı olabilir. Filtreyi bitki arkasında saklamaya çalışırken dikkatli olmalısınız, su akımı için açık genişlik gerekir yoksa faydalı olmaz.2-) Temizleme: Bu filtreler düzenli olarak temizlenmelidir. Yüksek yoğunluklu tanklarda çok hızlı bir şekilde tıkanırlar ve çok çabuk etkisiz hale gelirler.3-) Maliyet: Başta satın almak pahalı olabilir, özellikle büyük olanlar pahalıdır. Bakım masrafı yüksek olabilir. Filtrede kullanılan parçanın türüne bağlı olarak, sürekli filtre malzemesi değiştirmek pahalı olabilir.4-) Su Akıntıları: Akıntı sorun oluşturabilir. Bazı balıklar güçlü akımları sevmez ve bu balıkları bu tip filtrelere sahip tanklarda yaşatmak zordur. Öte yandan, bazı balıklar da bu akıntıya bayılacaktır! Aynı zamanda, küçük balıkları ve yavruları yakalayabilen ve hatta öldürebilecek miktarda güçlü bir akım oluşturabilirler.
D-) Dış Filtreler:
Dış filtre kullanımı günümüzde artık oldukça yaygın. Çok farklı model olmasına rağmen hepsi aynı prensipte çalışır. Tankın arkasına asılanan veya klipslenen iki boru su tankının herhangi bir yerinde bulunabilen filtreye girer. Biri akvaryumdaki suyu filtrelemek için dış filtreye getirir diğeri de filtrelenen suyu tekrar akvaryuma geri pompalar. Genellikle tankın altındaki bir dolap içine kurulur. Bu filtre türü, akvariste bağlı olarak çok sayıda farklı malzeme içerir. İhtiyaca göre kullanılan malzeme türü arttırılıp azaltılabilir, değiştirilebilir. Bir çok filtrede su girişi yukarıdandır ancak bazı tiplerde özellikle eski sistemlerde su girişi alltan olabilir. Kullanıcıya önerilen filte gücü ana tankınızın, saatte bir su hacminin on katını dolaştırmaya yetecek kadar büyük olması gerekir, yani 100 litrelik tankınız için satte 1000 litrelik su pompalayan bir filtre gereklidir.

Avantajları:
1-) Güç: Bu filtreler çok güçlüdürler ve orta ve büyük tanklardaki yüksek talepleri karşılayabilecek miktarda su taşımaktadırlar. Bazıları ayarlanabilir, böylece kullandığı gücü kontrol edersiniz.
2-) Verimlilik: Dipte yaşayan balıklarınız için çok verimlidir çünkü büyük miktarlarda suyu çok hızlı temizliyorlar. Bu filtrelerin takıldığı çoğu tankta su her zaman berraktır. 
3-) Görünürlük: Tanka giren iki borunun gizlenmesi kolaydır.
4-) Filtrasyon sepetleri biyolojik ve kimyasal filtreleme için oldukça etkilidir. Bu üniteler her iki ucundan da güçlü bir akım oluşturur.Akvaryuma giren su üzerinden veya su seviyesinden verilmesi iyi bir dalgalanma oluşturarak oksijen ihtiyacını da karşılayacaktır. Çok güçlü sistemler veya tankınızın hacmine fazla gelen filtreler suda fazla akıntı yaratıp balıklarınızı rahatsız edebilir.
Dezavantajları:
1-) Temizlik: Diğerleriyle kıyaslandığında temizlenmesi zordur.Tank su seviyesinin altına kurulduğunda, valfler düzgün şekilde kapatılmazsa su taşması problemleriyle karşılaşabilirsiniz. Çok fazla filtre kullandıkları için tıkanma problemi görülmez. Ancak filtrelerin aşırı dolması (yosun, bakteri, bitki artıkları,dışkılar, küçük salyangozlar vb) durumunda etkisi azalacak ve su devirdaimi çok azalacaktır. Bu gibi durumlarda balıklarınızın sağlığı için filtrenizi temizlemelisiniz. Bazı akvaristler 1 ayda, bazıları 2 ayda bazıları 6 ayda temizlik önermektedirler. Benim şahsi kanaatim 2 ayda bir temizlenmesi uygun olur. Ayda bir değişim bakteri kültürünüzü olumsuz etkilerken 3 aydan sonrasında ise filtre gücünü kaybedecektir. Akvaryuma su veren hortumu kontrol ettiğinizde su akışının azalmış olduğunu görürseniz bu süreleri beklemeniz tehlikeli olacaktır. 
2-) Maliyet: Diğer filtre sistemleriyle kıyaslandığında oldukça pahalıdırlar ve satın aldığınız türe bağlı olarak bakım masrafları da yüksek olabilir. Önerim, ihtiyaç duyacağınızdan biraz daha güçlü bir filtre sistemi seçmeniz.
3-)Gürültü:Eski sistemler biraz gürültülü olsa da günümüzde üretilen dış filtrelerin oldukça sessiz olduğunu söyliyebiliriz.
E-) Sump Filtreler:
Her ne kadar en pahalı filtre türü olmasa da sumpları en sonuna koydum, çünkü bu filtreler farklı türde uyarlanabilir ve kurmak için çok fazla beceri ve sabra ihtiyaç duyulur.Maliyeti tamamen içinde ne kullandığınıza bağlı.
Karter akvaryum filtresi, çeşitli kullanımlar için bölmelere bölünmüş, genellikle 90-135 litre civarında bir tanktır. Bir karter bireysel ihtiyaçlara göre tamamen adapte edilebilir ve bunun için en ideali şudur diyebileceğim bir tavsiye yok. Örnekler basit, çok aşamalı filtreden iç ısıtıcılara, canlı bitkilerden biyolojik katkı maddelerine kadar çeşitlilik gösterebilir, liste neredeyse sınırsızdır. Esas olarak daha büyük tanklara monte edildiğinden, planlama, lokasyon, bina ve kullanım amaçlarına dikkat edilmelidir. Çoğu sump tamamen bireysel yapılan sistemlerdir ve genellikle sadece deneyimli akvaryumcular tarafından denenir. Bu tür filtrelere gerçekten ihtiyacınız yoksa uzak durun!

Bu yazdıklarım dışında farklı filtre çeşitleri de olabilir. Yaygın olanları anlatmaya çalıştım. İhiyacınıza göre saydığım bütün filtreler işinize yarayacaktır.

Not: Kendim ana tankta dış filtre yavru tankımda hava motoruyla çalışan sünger filtre kullanıyorum. 

Zamanım olduğunda bir sonraki konu olarak filtre malzemelerini yazmayı düşünüyorum.

Makaleler, yabancı kaynaklardan çeviri ve deneyimlerini içerir...

30 Eylül 2016 Cuma

Lepistes

Akvaryum lepistesleri küçük tanklarda bakılabildiği ve biyolojik ortam kolaylığı olduğu için oldukça popüler balıklardır. Parlak renk çeşitleri ile akvaryumu süsleyen bu balıkları izlemek oldukça eğlenceli ve dinlendiricidir. 
Lepistes bakımıyla ilgili internette birçok bilgiye ulaşabileceği gibi her akvaryum severin de kendi bilgi ve deneyimleri doğrultusunda yorumları olabilir. Bu yazımızda dünya genelinde lepistes bakımı hakkında neler yapılıyor bir gözden geçirelim.
1- Faydalı Bakteriler:
Diğer balıklarda olduğu gibi lepisteslerde de en önemli faktör balıklar için uygun bir ortamın hazırlanmasıdır. Bunun anlamı akvaryum tankının içinde ve filtrede iyi bakterilere sahip olmak demektir. Yeni bir akvaryum kuruyorsanız başka bir akvaryum sahibinin kullanılmış filte süngerini kullanarak bakteri döngüsünü başlatabilirsiniz. Kullanılmış süngeri hiç temizlemeden filtrenize takarak birkaç saat filtreyi çalıştırmanız, akvaryuma koyacağınız lepistesler için uygun bir ortam yaratmış olur. Kullanacağınız filtenin biyolojik desteğinin olması kültür oluşumunu destekliyecektir. Akvaryumu olan bir tanıdığınız yoksa veya hastalık taşıma riskinden korkuyorsanız hazır satılan bakteri kültürlerini kullanabilirsiniz.
2. Tropik sıcaklıklar:
Lepistesler tropikal bölge balıklarıdır ve su sıcaklığı doğalarına uygun olarak ayarlanmalıdır. Alacağınız ısıtıcı her 4 litreye 5 watt olacak şekilde düşünülmelidir. Balıklarınız için uygun akvaryum sıcaklığı 24-30 derece arasında olmalıdır. Sıcaklık değişimi nedeniyle lepistes ölümlerinin yaşandığı kötü hikayeler duymuş olabilirsiniz. Bu nedenle piyasada öngörülen otomatik kaliteli ısıtıcılardan almanız yerinde olur. Bununla birlikte özellikle yaz aylarında akvaryumunuzu direkt güneş ışığı alan bölgelere konumlamayın.Herhangi bir nedenle aşırı ısınma olursa suyun sıcaklığını soğuk su takviyeleriyle kademeli olarak düşürün. Buzlu su kullanmayın.
3. Yem Kalitesi:
Lepisteslerin beslenmesi oldukça kolaydır. Tropikal yemleri herhangi bir satıcıdan temin edebilirsiniz (yaş,kuru,dondurulmuş,canlı yemler). Ancak kaliteli yem kullanımının balıklarınızın sağlığı ve görünümü açısından önemli olduğunu unutmayın. Sürekli yüksek proteinli tem vermek yerine bitkisel ürünlerle de takviyeler yapın. Sağlıklı bir beslenme için ikisi arasında denge kurmanız gerekiyor. Salamura karides, solucan gevreği, kuru kan kurdu, beyaz solucanlar ve sivrisinek larvaları güzel  seçeneklerdir. En ideali pul yemlerdir. 2 dakikada bitirebilecekleri miktarda günde 2-4 kez yemleme yapabilirsiniz. Tankınızda bulanma oluyorsa ve yosun oluşumu arttıysa bu fazla yemleme yaptığınız anlamına gelir.
4. Akvaryum Arkadaşları ve Diğer Balıklar:
Lepistesleriniz akvarumunuzda molly balıkları, platiler, guramiler, ve diğer lepistes ırklarıyla yaşayabilirler. Arkadaşlarınızdan lepisteslerle birlikte saydıklarımın dışında başka balıkların da yaşayabileceğini duyabilirsiniz, bu mümkündür. Elebette tercih sizin ancak bu durumda akvaryumunuzda daha fazla gözlem yapmak zorunda kalabilirsiniz. Kurallar bazı balık türleri için esnetilebilir ancak en azından aynı mizaçtaki balıklarla arkadaşlık yapmaları daha uygun olur.
5. Su Değişimi ve Temizliği:
Tüm akvaristlerin hemfikir olduğu nokta su değişimi zorunluluğudur. Belirli zaman aralıklarında birçok faktöre bağlı olarak (aşırı yemleme, su dengesinin bozulması, akvaryum büyüklüğü ve yaşayan balık sayısı, filtre tipi vb) tank suyunun önemli bir kısmının değiştirilmesi gereklidir. Bu ayrı bir konu başlığı olabilecek kadar önemlidir, bunu söylememdeki amaç balıklarınızın sağlığı için su değişiminin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktır. Tanktan su çekimini bir hortum ya da akvaryum için özel tasarlanmış güvenli  tahliye sağlayan aparatlar yardımıyla yapabilirsiniz.
Kullanacağınız sudaki kloru yok etmek için birkaç yol vardır. Bunlardan biri kullanacağınız suyun ağzı açık bir tankta 1 hafta bekletilerek klorun uçması olabilir. Kullanacağınız suyun mutlaka klordan arındırılması gerekir. Bir diğer çözüm akvaryumcunuzdan alacağınız kimyasallar olabilir. Suyun durumu hakkına takıntı yapacaksanız su değerlerini ölçmenize yarayan test kitlerinden de alabilirsiniz. Sudaki ph seviyesi 6.8 - 7.8 arasında olmalıdır. İdeal ph 7 olarak ayarlayabilirsiniz. Filtreniz kahverengi renge dönmeye başladı veya dış filte için suyu azalttıysa temizlik zamanının gelmiştir.
6.Kum-Çakıl Temizliği:
Akvaryum temizlenirken mutlaka zemindeki kum da temizlenmelidir. Akvaryumdaki herşey suyun dibine batacağı için zemin temizliği çok önemlidir. Zemin temizliğiyle atık maddelerin %90'ından kurtulabilirsiniz. Temizlik için en iyi yöntem dip süpürgesi kullanmaktır.
7. Akvaryum Büyüklüğü:
Hiçbir balık küçük ve boş bir alanda yaşamak zorunda bırakılmamalıdır. Lepisteslerin küçük olması küçük bir tankta yaşayabileceği anlamına gelmez. Lepistesler için balık sayısını az tutmak şartıyla en az 20 lt lik akvaryum kullanılmalıdır. Her 4 litreye bir balık düşünülebilir.
8.Işık Kullanımı:
Lepistesler için aydınlatmada çok seçici olmanıza gerek yoktur. Size önerebileceğim günün aynı saatinde açılıp kapanacak zamanlayıcılı bir ışık almanızdır. Zamansız açılıp kapanan ışık akvaryumdaki habitatı olumsuz etkileyecektir. Yapmaya çalıştığımız doğal ortamlarındaki ışıklanmayı sağlamak, ışık almamaları doğada güneşi görmemeleri gibi örneklenebilir. Balıkların ve sizin ortamı görebileceğiniz bir aydınlatma yeterlidir diyebiliriz. Diğer alternatifleri canlı bitki varlığı ve doğal görünüm için düşünebilirsiniz. Günde 8 saatlik aydınlatma lepisteslerinize yeterli gelecektir. Fazla ışık büyümelerini olumsuz etkileyebilir ve vücut bozulmalarına yol açabilir.
9.Yavruluk:
Balıklarınızın yavrulamasını kontrol etmek istiyorsanız yavruluk almanız gerekiyor. Akvaryumun içinde bulundurabileceğiniz plastik olanlardan alabilirsiniz. Burada doğan yavrular aşağı inecek annenin yavruları yeme ihtimali olmayacaktır.
10. Bitkiler:
Lepistesler için zeminde taş ve kum kullanımı çok iyi olur. Bu tür zeminlerde canlı bitki kullanmanız dekorasyon ve ph düzenlemesi için yerinde bir karar olur. Bu durumda bitki bakımıyla da ilgilenmeniz gerektiğini belirteyim. Yapay bitki kullanımı uğraşmak istemeyenler için diğer bir seçenek olabilir. Balıklar bitkilerin arasında gezmeyi severler, bazen de bitkiler arasında saklanma ihtiyaçları olabilir. Lepistes akvaryumunda canlı mercan ve kuru ağaç dalı-kökü kullanımından uzak durun. Bunlar tankınız ve lepisteslerinize zarar verecek bakteri oluşumuna yol açabilirler.
11.Sağlıklı Lepistesler:
Akvaryumunuzda her 2 dişiye 1 erkek lepistes olsun. Bu oranı korumanız balıklardaki rekabet ve stresi azakltacaktır. Ayrıca lepistesler grup halinde gezmeyi seven sosyal balıklardır. Her ne kadar özen gösterseniz de bazen balıklarınız hastalanabilir. Özellikle mantar hastalığı lepisteslerde sık görülen bir problemdir. Vücut üzerinde beyaz benekler şeklinde görülürler. Akvaryumcularda bulabileceğiniz ilaçlarla kolayca tedavi edilebilirler. Tankınız temiz ve bakımlıysa hastalık riski çok azdır. Herhangi bir ölümle karşılaşırsanız mümkün olan en kısa sürede ölmüş balığı akvaryumdan uzaklaştırın. Hastalıklı veya anormal davranışlar sergileyen balıklarınızı küçük bir karantina tankına almanız diğerlerine bulaş riski açısından yerinde olur.
12. İlginin Devamı:
Akvaryumunuza yeni balık aldığınızda birkaç gün davranışlarını gözlemleyin. Son olarak balıklarınıza karşı ilk zamanki ilginizi daima korumaya çalışın. Dekor olarak unutulan akvaryumlarda habitat bozulacak ve bir süre sonra yaşam sona erecektir.

Deniz Yıldızı